11 Temmuz 2011 Pazartesi

ÜNİVERSİTEDEN MEZUN OLUNCA...

Ne büyük umuttur üniversite...Dersaneye gidersin, sabahlara kadar test çözersin...Kazanırsın üniversiteyi. Yeni arkadaşlar, yeni şehirler, yeni aşklar,herşey üniversiteyle başlar.Ben ne yaşamışım dersin.Ailenden uzakta kendi ayaklarının üstündesindir artık.Bazıları üniversiteye başlayana dek anlamaz hayatın zorluklarını, mutlaka çocuk yaşta tanışan vardır zorluklarla.Dersler, vizeler, finaller, bütünlemeler, gezmeler, tozmalar derken bir de bakmışsın ki kep atma törenindesin.Heyooo Yupiii sesleri eşliğinde fırlatırsın kepi.Sanırsın ki bitti bütün zorluklar.Evet ben artık üniversite mezunuyum.(YAZIK) Hemen iş başvuruları, kpss'ler, banka sınavları falanlar filanlar... Büyük bir heyecanla beklersin. Her telefon çaldığında dersin "acaba hangi şirketten arıyorlar"... 1 gün geçer, iki gün geçer... Daha yeni bitti okul dersin biraz dinleneyim çok yoruldum 4 senede (ya da 2 senede)... Tabi ki zaman akıp gitmeye devam eder... 1 hafta, 2 hafta, 1 ay, 2ay... Bir bakmışsın ki yaz bitmiş, ama gidecek bir üniversiten bile yok... Hoş; gidecek bir işin de yok!

İsyanlar başlar. Aileye tavır almalar ,sanki tüm suç onlardaymış gibi. İlk zamanlar burun kıvırdığın, çalışmam dediğin işlere başvurular bu safhada başlar."Ne iş olsa yaparım abi!" modunda ortalıkta dolaşılır...

Demem o ki; yeni mezunlara iyi davranın. Tamamiyle değişen hayatlarına adapte olmaları çok zor ve meşakkatlidir. Depresyona girenini mi ararsın, saldım çayıra mevlam kayıra pirensibini benimseyenini mi? Mezuniyetle iş bulma arasındaki o beter zamanlar insanın karakterini,huyunu, suyunu tamamiyle değiştirir. Asıl hayatın zorluğu o zaman dilimindedir. O işsiz kalma endişesi, o karamsarlık -aynı zamanda yıkılmadım ayaktayım tripleri- kimsede yoktur.

Bazıları o zaman diliminde ayaklı sarı sayfalar olur, bazıları filozof, bazıları seyyah... Bazıları da benim gibi yazar olmaya çalışır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder